27 Şubat 2023 Pazartesi

Levayıh-i Hayat, Hayattan Sahneler Fatma Aliye

 


Evliliğin insanın hayatını karşı konulmaz bir şekilde değiştirdiğini biliyorum. Bu kitapta bunu açık açık okumak bir garip geldi. Çünkü tam ailemin beni zorla biriyle yakıştırıp, aramızı yapmaya çalıştığı bir süreçte okudum. Gerçekten doğru zamanda doğru kitabı okumak diye bir şey var. Bir kitap normal bir süreçte bizi o kadar etkilemeyecekken tam zamanında okuyunca yüreğine dokunuyor. Bir kitap okudum hayatım değişti dedirtiyor. Bu kitap benim için öyle oldu.

Kitabın konusuna gelecek olursak. 5 arkadaşın mektuplarını okuyoruz. 3'ü evli ikisi bekar arkadaşlar. Evlenenler görücü usulü evlenmişler. Mehabe mutlu bir evliliği olan bir kadın. Fehame ise sadakatsiz bir eşe sahip ve maddi sıkıntılar içerisinde. İkisinin mektuplaşmalarında oluşan tezatlık, ortaya attıkları argümanlar çok hoştu bence. Çok gerçekci bugün bile aynı şekilde konuşulan durumlardı. Gerçi bu durum-kitabın bugün bile geçerliliğini koruyan argümanlara sahip olması- kitabın zamansızlığından çok bizim toplumsal olarak aynı kalışımız.

Kitabı okuyunca aklıma bir sanatçı geldi. İsmini hatırlayamadım ama farklı semtlerde farklı meslek gruplarından erkeklerle evlense ne olurdu tarzı bir projesi vardı. Garipti. Bir çok insan olma ihtimalin var ve sen hepsinden vazgeçip birini seçebiliyorsun. 

Çok garip. Fatma Aliye acaba bu kitaptaki karakterlerden hangisidir diye merak edip araştırdım biraz bir kaç bilgiye ulaştım ama en yakın zamanda biyografisini okumak istiyorum.
 
Ahmet Cevdet Paşa’nın kızı ve romancı Emine Semiye’nin ablası olan Fatma Aliye küçük yaşlardan itibaren dönemin şartlarına nazaran iyi bir ev içi eğitim imkânına kavuşur. İçinde yetiştiği görece aydın ve ilerici aile ortamına tezat oluşturacak şekilde çok erken yaşlarda evlendirilir ve yazınsal faaliyetleri on yıl boyunca kocası tarafından engellenir.

Kitabın ayrıntılı ve güzel bir analizini okumak isterseniz  tık


"Sözlerinizde haksız değilsiniz, fakat onu anlayamayacak insanlara söylediğiniz için yanlış yaptınız."

O dertleri çekmeye tahammül eden vücudum bugün onları anlatma zahmetine tahammül edemiyor.

"Gelinliğin tellerinden pullarından başkasını düşünmeyen, kocaların boylarından poslarından, kaşlarından gözlerinden, kısacası yüz güzelliğinden başka şey aklına gelmeyen kızlar ne mutludur. Mutlu olmak, rahat yaşamak için işte erkekler de böyleleriyle evlensin. Şöyle güzel olsun, böyle güzel olsun diye anlattıkları yakınlarına, şu kadar budala olsun, bu kadar hissiz, fikirsiz olsun diye de ısmarlasınlar! Bunları istedikleri gibi aldatırlar, bildikleri gibi yaşatırlar.

"Kendi kendimi sevemeyecek hale gelmektense yaşamamak bence daha iyidir."

"Kendi kendimi sevemeyecek hale gelmektense yaşamamak bence daha iyidir."

"... ağlamayacaksınız, söyleyemeyeceksiniz, haksızlıktan şikayet edemeyecek, hakkınızı savunamayacaksınız. Bunları engelleyen yalnız bir şey var: Siz kadınsınız, o erkektir."

Bence saygıya layık olan, sevgiye layıktır. İnsanı saygıya layık kılacak şeyler ise rezillikler ve suçlar değildir.

21 Şubat 2023 Salı

İki Kız Kardeş

 

Kitabın Konusu: Ailelerini kaybetmiş ve bir terzi dükkanı işleten iki kız kardeş olan Ann Eliza ve Evelina Bunner'ın tekdüze yaşamları bir gün büyük kardeşin küçük kardeşine bir saat hediye etmesi ile değişir. Bir saatin küçük bir kararın insan hayatını nasıl karşı konulmaz bir şekilde  değiştirdiğine tanık oluyoruz kitap boyunca. Saat aldıkları için meydandaki saate bakmaya gitmenin özgürlüğünü kaybetmek bunlardan biridir. Birde saati aldıkları saat ustası Ramy  iki kardeşin önce hayatlarına sonra kalplerine girmesi ile yaşamları iyice karmaşık bir hal alır. Fedakârlığın sonuçlarını farklı bir açıdan anlatmış yazar. Bu şekilde hiç düşünmemiştim dedirtti bana. 
Kitabın dili yalın olduğu için bir çırpıda okunup bitiyor. Bana insan ilişkilerine odaklanan dönem filmlerini hatırlattı. Karakterler biraz daha derinlemesine anlatılsa daha güzel olurdu. Ama bu haliyle de Amerikan klasikleri arasına girmiş.
Kitabı okuduğumda yazarın İngiliz olduğunu düşünmüştüm ama Amerikan'mış. Yüksek sınıftan gelip böylesine bir kitap yazmasına şaşırdım gerçi. Kitabında yoksulluğu hissettim çünkü. Kardeşi gidince çalışamayan ablanın kardeşinin yatağı hariç her şeyi satmak zorunda kalması, çok özel günler için kendilerine bir şeyler işleyip kullanmaya kıyamamaları bu tür ayrıntıları yazması direkt gözlem sonucu mu yoksa okuyup duydukları mı diye düşünmemi sağladı.
Kitabı kütüphanede denk gelirse okuyabilirsiniz. Yahut yoğun anlatımlardan, karmaşık konulardan sıkıldıysanız sizi ferahlatır. Ama özellikle alınıp okunması gereken bir kitap değil bence. 

Yazar: Edith Wharton 1862’de New York’ta doğan ABD’li yazar, özellikle House of Mirth (Keyif Evi) gibi, üyesi olduğu üst sınıfın yaşamını ve zamanın New York’unu anlatan romanlarıyla tanındı. Öykülerinde toplumsal eleştiri ve mizah duygusu belirgindir. 1911’den sonra yaşamını ağırlıklı olarak Fransa’da sürdürdü. I. Dünya Savaşı sırasındaki yoğun yardım çalışmaları sonucunda Fransa hükümetince Légion d’honneur ile ödüllendirildi. Henry James, André Gide gibi dönemin önemli yazarlarıyla dosttu. 1937’de Fransa’da hayata veda etti.(kitapyurdu.com)

Edilgen bir seyirci gibi duran Ann Eliza, geçmişinden eksilen bu son parçayı kaskatı bir kayıtsızlıkla izledi.

'Eş' gibi tatlı bir kelime karşılığında özgürlüklerinden vazgeçenler, parlayan her şeyin altın olmadığını görmeye hazırlıklı olmalıdırlar.

Çok meşgul insanların, kendilerine söylentilerle ulaşan talihsizliklerle bağdaşırken gösterdikleri dolaylı acımayı duyuyordu kendine.