Kitabın Konusu: Ailelerini kaybetmiş ve bir terzi dükkanı işleten iki kız kardeş olan Ann Eliza ve Evelina Bunner'ın tekdüze yaşamları bir gün büyük kardeşin küçük kardeşine bir saat hediye etmesi ile değişir. Bir saatin küçük bir kararın insan hayatını nasıl karşı konulmaz bir şekilde değiştirdiğine tanık oluyoruz kitap boyunca. Saat aldıkları için meydandaki saate bakmaya gitmenin özgürlüğünü kaybetmek bunlardan biridir. Birde saati aldıkları saat ustası Ramy iki kardeşin önce hayatlarına sonra kalplerine girmesi ile yaşamları iyice karmaşık bir hal alır. Fedakârlığın sonuçlarını farklı bir açıdan anlatmış yazar. Bu şekilde hiç düşünmemiştim dedirtti bana.
Kitabın dili yalın olduğu için bir çırpıda okunup bitiyor. Bana insan ilişkilerine odaklanan dönem filmlerini hatırlattı. Karakterler biraz daha derinlemesine anlatılsa daha güzel olurdu. Ama bu haliyle de Amerikan klasikleri arasına girmiş.
Kitabı okuduğumda yazarın İngiliz olduğunu düşünmüştüm ama Amerikan'mış. Yüksek sınıftan gelip böylesine bir kitap yazmasına şaşırdım gerçi. Kitabında yoksulluğu hissettim çünkü. Kardeşi gidince çalışamayan ablanın kardeşinin yatağı hariç her şeyi satmak zorunda kalması, çok özel günler için kendilerine bir şeyler işleyip kullanmaya kıyamamaları bu tür ayrıntıları yazması direkt gözlem sonucu mu yoksa okuyup duydukları mı diye düşünmemi sağladı.
Kitabı kütüphanede denk gelirse okuyabilirsiniz. Yahut yoğun anlatımlardan, karmaşık konulardan sıkıldıysanız sizi ferahlatır. Ama özellikle alınıp okunması gereken bir kitap değil bence.
Yazar: Edith Wharton 1862’de New York’ta doğan ABD’li yazar, özellikle House of Mirth (Keyif Evi) gibi, üyesi olduğu üst sınıfın yaşamını ve zamanın New York’unu anlatan romanlarıyla tanındı. Öykülerinde toplumsal eleştiri ve mizah duygusu belirgindir. 1911’den sonra yaşamını ağırlıklı olarak Fransa’da sürdürdü. I. Dünya Savaşı sırasındaki yoğun yardım çalışmaları sonucunda Fransa hükümetince Légion d’honneur ile ödüllendirildi. Henry James, André Gide gibi dönemin önemli yazarlarıyla dosttu. 1937’de Fransa’da hayata veda etti.(kitapyurdu.com)
Edilgen bir seyirci gibi duran Ann Eliza, geçmişinden eksilen bu son parçayı kaskatı bir kayıtsızlıkla izledi.
'Eş' gibi tatlı bir kelime karşılığında özgürlüklerinden vazgeçenler, parlayan her şeyin altın olmadığını görmeye hazırlıklı olmalıdırlar.
Çok meşgul insanların, kendilerine söylentilerle ulaşan talihsizliklerle bağdaşırken gösterdikleri dolaylı acımayı duyuyordu kendine.
Bu gibi romanları okumayı çok seviyorum ben, hem döneme dair bilgi edinme fırsatı sunuyor hem de olay örgüleri genelde okuma işini keyifli hale getiriyor :) Yazarın üst sınıf mensubu olup başarılı yoksulluk tasvirleri yapmasına şaşırdım, herhalde çok iyi bir gözlemci ve toplumdan kendini soyutlamayan biriydi. Bu keyifli inceleme için teşekkürler, denk gelirsem kitaba mutlaka bakacağım :)
YanıtlaSilYorumun ve ziyaretin için teşekkürler Vulnicure. Okursan mutlaka yaz bana:)
SilBende kapağındaki o hoş havayı sevip almıştım. Pek bilindik bir kitap değil sanırım.
YanıtlaSil