19 Kasım 2022 Cumartesi

Onca Yoksulluk Varken

 

Kitapla Tanışma Hikayem: Kitap kulübümüzün geçen ayki kitabıydı. Ne yazarın adın duymuştum ne de yayınevine aşinalığım vardı. Binbir tereddütle kitabı okumaya başladım.

Kitabın Konusu: Momo hem yetim hem öksüzdür. Bir hayat kadını olan Madam Rosa hayat kadınlarını çocuklarına bakmaktadır. Momo'da Madam Rosa'nın bakıcılık yaptığı evde kalır. Diğer çocuklar geçici bir süreliğine bırakılmıştır. Yahut anneleri hafta sonu gelip onları gezmeye çıkarmaktadır. Ama Momo geleli yıllar olmasına rağmen ne arayanı ne soranı vardır. Neyse ki bilinmeyen bir kişi tarafından bakım ücreti aylık olarak gönderilmektedir. Bu sayede Madam Rosa ile aralarında bir sevgi bağı oluşur. Momo'nun kimi zaman normal kimi zaman macera dolu günleri anlatılmakta ve çocuğun iç dünyasına dair güzel anekdotlar düşülmektedir.

Kitapla İlgili Düşüncem: İlk başta kitabı okumaya başlarken sanki bir konuşmanın ortasında muhabbete katılmışım gibi hissettim. Yazar bir anda anlatıma öyle yoğun bir şekilde giriyor ki ne olduğunu şaşıyor insan. Fakat kitabın sonunda bu anlatım biçimi bir anlam kazanıyor. Kitap birinci tekil şahıstan yazıldığı için okuması kolay. Bir çocuğun gözünden anlatılan eserleri hep sevmişimdir. Romanda karakter çeşitliliği o kadar fazla ki. Hem statüleri hem yaşam biçimleri hem de karakterlerinin renkliliği çok hoşuma gitti. Normal hayatta karşılasılması zor olan tiplemeleri görmek-hayat kadınları, onları pazarlayan insanlar, hayat kadınlarının kocaları- bana çok şey kattı. Kitap boyunca insanoğlunun ne kadar sevilmeye, kabul edilmeye aç olduğunu gördüm. Sefalet içindeyken bile sevgisiz yaşamanın mümkün olmadığını görmek içimi acıttı. Sokakta yanında geçtiğimiz rahatsız edici o hareketleri yapan sokak çocuklarının belki de tek isteklerinin fark edilmek, onay görmek olduğunu bir kere daha anladım. Ve onları nasıl rutin bir şekilde yok saydığımızı, aynı hapishanede durmadan tekmelen köpek gibi onları yok saymaya ruhlarını tekmelemeye devam ettiğimizi fark ettim. Kitap kesinlikle hepimizin okuması gereken bir kitap. Çocuk gelişimcilerin, sosyal hizmet sektöründe çalışanların, öğretmenlerin, sokak bir evsizin yahut sokak çocuğunun yanından geçip giden hepimizin okuması gereken bir kitap.

Yazar İle İlgili Dipnot: Asıl adı Romaın Gary. Hep kendi ismi ile hem de takma adı ola Emile Ajar ile eseler vermiştir. İşin komik tarafı iki isimle de farklı yazarlar zannedilmiş ve kendisine iki kere Goncourt ödülü verilmiştir. 

Alıntılar

Bence, en iyi uyuyanlar dürüst olmayanlardır. Çünkü hiçbir şeyi takmazlar, oysa dürüst insanlar gözlerini kırpamazlar, her şeyi dert edinirler.

İnsanların kendi söylediklerine inanmayı başardıklarını sık sık fark ettim, yaşamak için gereksinirler buna.

Yeniden başlamak gerekiyordu.

İnsanların hüznü her zaman, en çok gözlerinin içindedir.

"Sevdiğin yüzünden deli oldun, dediler. 'Yaşamın tadını yalnız deliler bilir,' dedim."

Ben de gülümsüyordum ama, içimden gebermek geliyordu.

Ta içimden geliyordu, işte en kötüsü de budur. Dışardan, kıçınıza tekmeler inince kaçabilirsiniz. Ama böyle bir şey içerden geldi mi kaçmak olanaksızdır. Böyle bir şeye yakalandım mı gitmek, bir daha hiçbir zaman hiçbir yere dönmemek isterim. Sanki biri oturuverir içime. Çığlıklar atmaya, kendimi yerden yere vurmaya başlarım, dışarı çıkabilmek için başımı çarpar dururum, ama beceremem, bacakları olan bir şey değildir bu, insanın hiçbir zaman bacakları olmaz içinde. Bundan söz etmek bana iyi geliyor ha, biraz dışarı çıkar gibi oluyor. Ne demek istediğimi çakıyor musunuz?

4 yorum:

  1. Farklı isimlerle yazıp iki ismiyle de ödül almak ne muhteşem bir başarı. Demek ki gerçekten iyi yazıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gerçekten öyle. Diğer kitaplarını okumak için can atıyorum. Ama bir çoğunun baskısı yok yahut fahiş fiyatta.

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. teşekkür ederim. Kitabın kendisi de öyle.

      Sil